19 Nisan 2009 Pazar

Cambaz

Çocuk değiliz.
Hani karşındakini görürsün, duyarsın, hissedersin ama "yok, daha vakti değil" dersin...

Bazen şeytan dürter, "haydi, tam sırası!" diye haykırır.
Kafayı başka tarafa çevirir, dikkatini dağıtmaya çalışırsın, pas geçersin anı.
Sonra gecenin bir vakti o anı hatırlayıp şeytana uymadığın için bir küfür patlatırsın.

Neden cesaretini toplayıp harekete geçemediğini düşünürsün... Niye böyle tutuk kaldığını anlamaya çalışırsın... Çıkamazsın işin içinden.

"Hani küçük çocukların eline, o çok sahip olmak istedikleri güvercinleri verirler de, hem güvercini rahat ettirmek hem de kaçırmamak için ellerinin ayarını tutturma tedirginliği yaşarlar ya... O hesap işte!" dersin.
Kendini metaforlarla ifade etmeye çalışır, hayatını kurtaracaklarını sanırsın.

Birisine ne kadar kıymet biçersen, o kadar inceliyor onun kalbine ulaşmak için üzerinde yürüdüğün ip!


İşte, altında ateşler olmayan o incecik ipin üzerinde yürüyorum bugünlerde.
İnsan karşıya ulaştığını bile bile şeytanını dinlemez mi?
Bir dahaki sefere, kulağım kendisinde...

Hiç yorum yok: