3 Ağustos 2008 Pazar

Osman Sınav hazretlerinin yeni bombası; Doludizgin Yıllar !

5 para etmeyen, ve fakat ortalama Türk insanının beklentilerini rahatlıkla karşılayabilen dizilerin yönetmeni Osman Sınav hazretleri yeni bir dizi daha çekmiş, adı da Doludizgin Yıllar!


Fragmanında yakışıklı (!) baş aktörümüz caddede motorsikletiyle çılgın (!) makaslara giriyor, trafikteki araba sürücülerini çıldırtıyor ve bundan büyük keyif duyuyor. Üstelik, bütün bunları kafada bir kaskı bile olmadan yapıyor.

Şimdi, ben şöyle bir soru sorsam;

Sevgili yapımcılar, senaristler, yönetmenler...


Kamuoyunda zaten "motorsiklet kullananlar serseri it kopuklardır" algısı varken ve trafikte birsürü cahil şoförle boğuşurken, bir de niye bu algıyı böyle 5 para etmez prodüksiyonlarla kuvvetlendirmeye çalışıyorsunuz?


Gerçi Kurtlar Vadisi gibi bir illeti yurduma sokan arkadaş zaten bir hainden farksızdır, bu soru onun yanında çok masum ve çok anlamsız kaldı...

Artık günümüz gelse de, çıtayı biraz daha yükseltsek... Bir 24, Heroes, Dexter tadında prodüksiyonlara imza atacak kaliteli senaristler, yönetmenler, oyuncular görsek...
Çok şey istiyorum, değil mi?

Alteregomun notu:
Fragmanda gördüğüm kadarıyla, herhalde dizinin devamında baba parası yiyen arkadaşı, babası, ehlilleştirilsin diye bir çiftliğe gönderecek ve arkadaş, orada ata binmeyi öğrenip hayatını o şekilde dolu dizgin yaşayacak.
Uyanın ya, onlarca beygirden inip tek beygire binmek mi bir motorcuyu sakinleştirecek?
Haha!

12 Haziran 2008 Perşembe

Hemen! Şimdi!

Kendi kendime söylediğim en motive edici sözler bunlar.

Hemen! Şimdi!

Birşeylere hazır olduğum, olduğumu sandığım, hatta olmadığım zamanlarda bile beni fişekliyor. Bugüne kadar bir zararını görmedim. Hatta faydalı oldu.

Sadece iş-güç için değil, hayatta çekindiğiniz bir adımı -nihayet- atmanıza da yardımcı olabilir, vücudunuzun adrenalin salgılamasına da...

İtelediğiniz, yapmak istemediğiniz ya da yapmaktan çekindiğiniz şeyler mi var?
Bir deneyin hadi.
Ama hemen! Şimdi!

20 Mayıs 2008 Salı

Kendi krizini kendin yarat

Hayatım boyunca böyle bir krize sebep olabilecek miyim acaba... Uğraşsam beceremem herhalde!

11 Mayıs 2008 Pazar

Kişiliksizleştirilenlerden misiniz?

Enteresan zamanlarda yaşıyoruz.

1900'lü yılların ilk çeyreğinde büyük acılar çeken nesilerin bıraktığı mirası bu nesil, cehaletle tüketti.

Yeni sosyal güvenlik yasası, 3 çocuk yapın emri, hatta saatlerin bir saat ileri alınıp bir daha geri alınmayacak olması dahi, Türkiye'yi "ucuz işgücü merkezi" haline getirmenin sessiz adımları.


Ortalama olan ve gittikçe yükselen bir alım gücüne sahip bir birey olduğumdan, bir yandan kızıp "bana ne" diyorum "cezalarını çekerler", bir yandan daha doğmamış, günahsız bebekler için üzülüyorum, çünkü bu değişimin esas acısını belki de ömür boyu karın tokluğuna çalışıp hiçbir şeye sahip olamayacak olan çocuklar çekecek.

En çok üzüldüğüm şey ise, etrafa baktığımda gördüğüm, günden güne sayıları artarak kişiliksizleştirilen kadınlar. Ufak tefek saplantıların peşinde koşup, (zaten çoktan erkek-egemen olan) toplumun içerisinde bilinçli bir şekilde sonuncu sınıf insan seviyesine itilen ve bunun farkına dahi varamayanlardan bahsediyorum.

Kadınlarımızın, herşeyden önce zihinlerindeki bağlardan kurtulmaları dileğiyle...

27 Nisan 2008 Pazar

Kadınlar ne ister?

Ne çok derdimiz varmış kur yapmakla, etkileyici olmakla, karşı cinsle etkileşimle... Bu tip haberlerin ardı arkası bir türlü gelmedi.

Bir de altına yazılan yorumlar çok komik. Herşeyi çözmüş tipler "para olsun yeter" diyorlar.


Bu tip yorumlar yazan insanların fotoğraflarını ve ilgi alanlarını da görebilsek keşke. Böylece daha sağlıklı çıkarımlar yapabiliriz. Kim, neyi ne kadar aşmış, hep birlikte görür, "bir tek parası eksikmiş garibanın" deriz hep birlikte.

Birileri bu insancıklara öncelikle ve derhal kadınlara "insan" gözüyle bakmasını öğretmeli.

Ulusça, kadınlara karşı yaklaşımımızın değişeceği güneşli günleri görebilmeyi diliyorum...

10 Şubat 2008 Pazar

Merak


Teletubbies ormanını (gezegenini, her neyse!) elimde keskin bir nesneyle (kılıç olur, balta olur, her neyse!) basıp şu iğrenç yaratıkları kovalamak isteyen tek kişi ben miyim merak ediyorum...

6 Şubat 2008 Çarşamba

Alkışlar Gani Müjde'ye

Türban protestolarında depremi ima ederek "7.4 yetmedi mi?" pankartı taşıyan türbanlı kıza Gani Müjde'nin cevabı. Yoruma gerek bile bırakmamış, kalemine sağlık Gani Müjde...

"7,4 Yetmedi mi?

Bir hafta önce türban protestoların sırasında "7.4 yetmedi mi?" pankartını açan sevgili kardeşime seslenmek istiyorum bugün...
20 bin insanın acısı ve cenazesi üzerine politika yapmaya kalkan "o güzel insana" bir çift sorum var.
Ey mantosu uzun,aklı kısa kardeşim benim. 7.0 yetmedi mi?
Senin okuduğun gazeteler yazdı mı bilmiyorum ama Amerika'nın, hani o gavur ve Hıristiyan Amerika Birleşik Devletleri'nin, hani o Siyonistlerle iş birliği yaptığı için her yerde bayrağını yaktınız ABD'nin Los Angeles şehrinde 7.0 büyüklüğünde bir deprem oldu bacım...
Neredeyse bizimkine yakın bir deprem.
Bizde aynı şiddetteki bir deprem 20 bin kişi ölüp 20 bin kişi sakat kalırken, gavur, Hıristiyan ve Siyonist dostu Amerika'da sadece 2 kişi yaralandı güzel ablam.
Şimdi türbanlı başını ellerinin arasına alıp düşünüyor musun acaba?
Sakarya gibi muhafazakar bir bölgede Allah binlerce Muslümanı öldürerek cezalandırıyorsa eğer, Hıristiyanlara ve Siyonist dostlarına niye kıyak geçiyor?
Seks shoplarıyla, porno filmleriyle tüm dünyaya "seks","uyuşturucu" ve "günah" ihraç eden bu ülkenin Allah katında ayrıcalığı ne olabilir ki güzel annem?
Oysa adım gibi eminim Sakarya'da, Gölcük'te hayatlarını kaybedenlerin çoğu ölmeselerdi eğer sabah ezanı ile birlikte camilerin yolunu tutacaklardı. Üç aylarda oruç tutacak, Ramazan'da devrilmeyen minarelerin ışıklarıyla birlikte senin ağzına adı bile yakışmayan Allah'ın adı ile birlikte oruçlarını açacaklardı.
E nooldu şimdi? 7.0 yetmedi mi güzel ninem?

Eğer her coğrafya olayını, her doğal afeti bilimin ve aklın süzgecinden geçirmeden böyle yorumlarsan bu ülkenin yarısı her deprem felaketinden sonra dinsiz olur güzel hala kızım...
Fay hattında 10 katlı binalara izin veren şapşal belediyecilik anlayısını,deniz kumundan inşaat yapan edebiyatçı müteahitleri, depreme dayanıklı konut üretme çabalarını, hırsızları, uğursuzları bir kenara bırakıp her şey ilahi kudretin intikamı olarak açıklarsan bu deprem 10 yıl sonra gene aramızdan binlerce "dinsizi" alır gider güzel amca kızım...
Beynin var mı bilmiyorum, betonların altında inleyerek can veren 20 bin insanı, kadını, çocuğu ve bebeği bir kalemde günahkar diye silip atan kuş beynini türbanın altında görmek mümkün olamıyor çünkü ama bence bu yazıyı oku ve bütün gece uyumadan düşün.
Allah'ın kullarına böyle cezalar verebileceğini hala düşünüyorsan da git Hıristiyan ol...
Çünkü senin bu mantığına göre Allah onları daha çok seviyor.
"Gavurlar" hem senden daha zengin, hem de evleri tepelerine yıkılmıyor."

Gani MÜJDE